Hip hop hayat okulu müdürünün talimatları şunlara benziyordu: Avazın çıktığı kadar bağır! Büyük harflerle konuş! Seni duyup fark etsinler. Birbirinize bulaşmayın! Bıçakları kınında tutun, şiddete başvurmak yerine konuşun! Silahınız mikrofon, uyuşturucunuz sprey kutusu olsun!

Annette Kögel’in Maxim’in ölümü üzerine kaleme aldığı yazıdan, Der Tagesspiegel1

90’larda Almanya’ya işçi göçünün sosyolojik koşullarına ırkçı saldırılar eklendi. Bunun üzerine gençler, kendilerini savunmak ve tepkilerini ortaya koymak için çeteleşmeye başladı. Bu gelişmeler yaşanırken toplumun dışlanan kesimlerinin kendilerini ifade etmek için seçtikleri hip hop kültürü, televizyon ve Amerikan askerleri aracılığıyla Almanya’da sesini duyurmaya başlamıştı. Amerika’daki çete kavgaları ve bunların hip hop’a yansımasına koşut bir seyirde Berlin’in hip hop kültürü kendi çatışmaları içinde evirildi ve gelişti.
Hip hop dosyamızın sanat ile hayatın iç içe geçtiği bu ilk yazısı, Berlin’in Kreuzberg mahallesini merkezine alıyor. Türkçe hip hop’ın kendine has gelişimini anlatan bu hikâye, aynı zamanda gençleri şiddetten uzaklaştırıp sanata davet eden aktörlerine bir saygı duruşudur.
Tamer Yiğit ile Röportaj: Sedef İlgiç ve Nazlı Sağdıç Pilcz
Yazı: Sedef İlgiç
Editör: Nükhet Polat
İngilizce çeviri: Zeynep Beler

Kapak Görseli: Al Jazeera Türk 36 Boys Belgeseli

Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılmasının ardından 90’larda aşırı sağın ve yabancı düşmanlığının yükselişinden, Mölln ve Solingen facialarından hip hop dosyamızın ilk röportajında bahsetmiştik. Türklerin yoğun olarak yaşadıkları Kreuzberg semti, İkinci Dünya Savaşı’nın yıkıntılarını barındıran terk edilmiş, duvarın dibinde şehir tarafından adeta köşeye sıkıştırılmıştı.2

Duvar yıkılıp Neo-Nazilerin gelmeye başladığı dönemde semt şehrin birdenbire göbeğindeydi artık.

Gençler hem kendilerini saldırılara karşı savunmak hem de yaşadıkları dışlanmaya tepki göstermek için sokak çeteleri kurmaya başladılar. Sadece Berlin’de on beş Türk çetesi kuruldu; Kreuzberg merkezli 36 Boys bunlardan biri.3 1980’lerin sonundan 1990’ların ortasına kadar aktif bir çete olan 36 Boys’un beş yüz kişilik bir kadrosu var.4

Çetenin içinde Türkler ağırlıklı olmakla birlikte başka uyruklu gençler de bulunuyor. Çetenin tek Alman üyesi, şu anda kendi adını taşıyan ve Michelin yıldızına sahip restoranın şefi Tim Raue5. Bu grubun üyesi olmasaydı bugün bulunduğu yerde olamayacağını söylüyor6.

Tamer Yiğit’le geçen sene Tarabya Kültür Akademisi’nde konuk sanatçı olarak bulunduğu dönemde tanışmıştım ve birlikte bir video çekmiştik. Teaser’ını burada paylaşıyorum:

Bu yazıyı hazırlarken burada anlattığı çete savaşlarına karşı nasıl müziği seçtiğini daha yakından öğrenmek istedim ve bir görüntülü aramada buluştuk.

Tamer Yiğit

Tamer Yiğit, Daily Sabah

Tamer, rap’le 6 yaşındayken, Alman televizyonlarında “Rappers Delight” parçasının video klibini izleyerek tanışıyor. Ailesinin müzikle ilgilenen çocuklarına darbuka almasıyla “evde darbuka çalarak rap yapan” Tamer daha sonra DJ’liğe merak salıyor, 1990-95 yılları arasında Dj Rakeem lakabıyla MC olarak Islamic Force grubuyla albüm çalışmalarında bulunuyor.

Tamer, Kreuzberg’in iki metro durağı olduğunu, o dönemlerde Kottbusser Tor’da çetelerin, Schlesisches Tor’da ise hip hop’la uğraşanların toplandığını anlatıyor. İşte şimdi gelin Berlin Kreuzberg’deki bu ortam içinde, 1990’ların başında Türkçe hip hop kültürünün değerler sisteminin ve felsefesinin temellerini atan iki kişiyi yakından tanıyalım…

Barış Meleği Maxim

36 Boys’un isim babası, Maxim, “mighty Maxim”, “the mighthy” bazense “Hulk 271”  ya da “Big Daddy”7 diye anılan Atilla Murat Aydın’dır. Bazılarına göre o “kamu malına graffiti yaparak zarar veren bir barbar”dır.8 Ancak onu yakından tanıyanlar için o bir “barış meleği”, Berlin hip hop sahnesinin kurucusu ve idolüdür.

Maxim’in imzasıyla “Ben bir savaşçıyım, sanat benim ruhum.” Berlin Limited

Graffiti sanatçısı, break dansçı ve rapçi olan Aydın, Heidelberg’de doğup Berlin’de büyüdü. Almanya’da hip hop’a gönül veren çoğu kişi gibi o da bu müziği ilk defa Amerikan askerlerinden duyar ve bu kültürü tamamen benimser. Önce Hulk 271, sonra Islamic Force, Street Boys gibi gruplarda yer alır ve konserler verir. 2003 yılında, 33. yaş gününde bıçaklanarak hayatını yitirir. Çoğunlukla canlı performanslar sergilemiştir, 2002 yılında yayınlanan “Floorwars” kaseti canlı kayıtlarından ve beat’lerinden oluşuyor.

Tamer’in sözleriyle Maxim, “Berlin’deki hip hop kültürünün içinde hareket eden neredeyse tüm insanları birleştiren, o kültürü ayakta tutan isimdi.”

Maxim, birçok gencin hip hop kültürüyle tanışmasına vesile oldu, bunun da ötesinde hip hop kültürünü şiddete karşı bir yol olarak önerdi. Böylelikle birçok gencin hayatında önemli bir rol oynadı, sokak çetelerini barıştırdı.

“Küçük İşçi Semti” Kreuzberg’in Kahramanı Boe B

Tamer, Islamic Force ve Boe B’yi ise şöyle anlatıyor:

Islamic Force diye bir grup vardı ve aramızda meşhurdu. O zamanlar çete faaliyetleri de gösteriyorlardı. Aralarında rahmetli Boe B vardı, Bülent İpek. Onun ismini çok duymuştum, benden 2-3 yaş daha büyüktü. Hip hop kültüründen gelen graffiti ve break dans hayatımızdaydı ama rapçi yoktu. Biz bunu Amerikan televizyonlarından izlediğimiz için, rahmetli Boe B bizim için Amerika’nın Brad Pitt’i gibiydi, o bizim Hollywood yıldızımızdı. Kreuzberg’in, bu küçük işçi semtinin, bizim kahramanımızdı. İsmini çok duymuştuk ve single’larının çıkışıyla şok olduk. İstanbul: Kreuzberg semtini anlatan İngilizce bir şarkı. Berlin’deki rapçiler için büyük bir ilk adım oldu. Herkesi söz yazıp stüdyoya girme hevesi sardı.

“My Melody, Istanbul”, Boe B’nin Maxim’le birlikte 1986’da kurduğu “Islamic Force” grubunun ilk maxi-single’ıydı. Daha sonra “oriental hip hop” diye adlandırılacak yeni bir tür ortaya çıktı. Türk müziği ile ABD hip hop’ının kendine has senteziydi. Bu parçada Dj Cut’em T (Taner Bahar) ve İspanyol-Alman kökenli Dj Derezon da var.

Dj Cut’em T, hip hop araştırmacısı Verda Kaya’ya verdiği röportajda “My Melody”nin ortaya çıkışını şöyle anlatıyor:

Dedik ki elimizde olanlar, yani kültürümüz ve kimliğimiz bu parçaların içinde yer alacak kadar önemli ve güçlü. On altı, on yedi yaşında çocuklar bir kulübe gittiklerinde, ansızın Kreuzbergli bir gruba ait, Türk ‘beat’lerini İngilizce rap’le birleştiren bir parça olursa hepsi orada kendini bulacaktır, diye düşündük.9

Her Kültür Kendi Rap Felsefesini Oluşturuyor

Boe B gerçekten bir sanatçıydı. Onunla arabayla Berlin’de gezerken eski Türk kasetleri dinleyip sample’lar arardık, müzikten konuşurduk. Şiddet hep bizi buluyordu ama biz her zaman şiddetten uzak durmaya çalıştık. Her zaman müzik yapmaya çalıştık. Hatta rap müziğe de başka bir şekilde yaklaşmaya çalıştık Boe B’yle. Amerikalıların rap müziği başkadır. Çünkü onların DNA’sında caz ve funk müziği vardır. Aileleri çocukken dinledikleri müziği kendi çocuklarına da aşılamıştır. Bizse caz ve funk müzikle büyümedik. Biz Türk müziğiyle ya da Anadolu popla büyüdük. Her kültürün kendi rap müziği felsefesini bulması gerektiğine inanıyorduk. Yani senin DNA’nda ne varsa o biraz öne çıksın, oradan yola çık. Böylece hem rap müziği zenginleştirmiş oluruz hem de başkalarının müziğini kopyalama tehlikesi olmazdı.

Böyle bir hip hop felsefesine sahip Boe B’nin grubuna, 90’larda Killa Hakan (Hakan Durmuş) ve Nellie’nin (Nellie Rüllich) katılmasıyla 1997’de Mesaj albümü, tamamen Türkçe sözlü parçalarla çıkararak çığır açtı, ilk defa tamamen Türkçe rap’in duyulduğu bir albüm oldu.

Sözlere “Selamın Aleyküm” şarkısında olduğu gibi toplumsal koşullar yansıdı:

Köyden İstanbul’a vardılar
Alman gümrüğünde kontrol altında kaldılar
Sanki satın alındılar
Bunları kullanıp kovarız sandılar
Ama aldandılar
Bizimkiler onların hesaplarını bozdular

Grup, “Soul Sonic Force”tan ilhamla koyduğu ve dinî bir birlikten çok bir kültürü ifade eden ismini10, Türkiye’de de popülerlikleri artınca tepki çekmemek için “Kan-Ak” olarak değişti. Boe B 2000 yılında ölünce grup dağıldı.

Boe B’nin ölümü üzerine bestelenen “Hayat Bizi” şarkısının hikâyesi ise burada.

Boe B’nin İzinde: Killa Hakan

36 Boys üyelerinden Hakan Durmuş ya da herkesçe bilinen ismiyle Killa Hakan, 1973’te Kreuzberg’de doğdu. Profesyonel müzik kariyerine 1997’de Islamic Force’la atıldı. Grubun dağılmasıyla tek başına yoluna devam etti. Islamic Force’a katılması, Boe B’yle sokakta tanışmasına dayanır. Hayatındaki bu dönüm noktasını ve bayrağı ondan devralışını şöyle anlatıyor:

Önceden sokaktaydım, Boe B beni sokaklardan rap’e aldı. O dönemde rap dinliyordum ama ne olduğunu bilmiyordum. Gençtim, gettodaydım. Boe B kafa olarak çok ilerideydi. Bana tam yerinden rap’i anlattı, grubuna aldı. O gitti ama ben hâlâ bütün kalbimle devam ediyorum.11

Killa Hakan günümüz Türkçe rap’in önemli isimlerinden biri. Kreuzberg’in, Almanya’daki hayat koşullarının ve yaşananların sözcüsü olmaya devam ediyor.

Tamer de bu hip hop mirasına sahip çıkanlardan biri:

Rahmetli Boe B, Maxim, Amok…12 Bunlar kültürümüzün insanları. Yani Türkiye’den ilk gelmiş işçi ailelerin çocukları ve onlar bizim Hollywood starlarımız. Etkileri bizim için inanılmazdı ve bu etkiyi kaybetmediler. Çünkü gelecek için sanat icra etmişler.

Boe B’nin yazdığı sözler, müzikleri benim için hâlâ Türkçe rap’te ulaşılamamış kalitede. Hiçbir zaman da o kaliteye ulaşılmayacak çünkü onların amaçları başkaydı.

Benim Ocak 2022’de yeni bir single’ım çıkacak, onun intro’sunda Maxim var. Son yaptığım Berlin DNA oyununda da rahmetli Boe B’nin videoları vardı. Her zaman elimizden geldikçe onun yaptıklarını ayakta tutacağız.

Bugün Kreuzberg sokaklarında dolaştığımızda bu semtin tanıklık ettiği kültürel tarihin izlerini hâlâ görebiliyoruz. Şiddete karşı sanatı savunan, müziğiyle kendisini, kültürünü, kimliğini ve içinde bulunduğu koşulları ifade eden bir öncü proje olarak Islamic Force ve yaratıcıları belli ki unutulmayacak.

Dipnotlar

  1. “Und so klingen die Anweisungen des Direktors der Hip-Hop-Lebensschule: Schrei laut! Sprich groß! Damit sie dich hören und Notiz von dir nehmen. Und macht euch nicht gegenseitig fertig! Lasst die Messer stecken, Gespräche statt Gewalt! Eure Waffe ist das Mikrofon, eure Droge die Sprühdose!” (Çeviri Sedef İlgiç)
  2. Murat Meriç, Killa Hakan röportajına; Meryem Nakiboğlu Hip Hop Kültürü – Küçük İstanbul Kreuzberg ve 36 Boys kitabına Ergüder Yoldaş’ın yazdığı sözleri anımsayarak başlıyor: “Berlin Berlin şen Berlin/ duvarları bol Berlin/ Kreuzberg’de bir gettoda/ tutsak olmuşum Berlin.”
  3. Meryem Nakiboğlu, Hip Hop Kültürü – Küçük İstanbul Kreuzberg ve 36 Boys, Çizgi Kitabevi, 2020, s. 74.
  4. Meryem Nakiboğlu, Şenol Kayacı’nın verdiği bilgilerden aktarıyor, agy, s. 122.
  5. Meryem Nakiboğlu, agy, s. 125.
  6. 36 Boys Al Jazeera Türk Belgeseli, 2014: https://www.youtube.com/watch?v=xZHas0x1Hy8
  7. Maxim’in ilk hip hop grubunun ismi olan 271 aynı zamanda evlerinin kapı numarasıydı. (Site: http://www.radikal.com.tr/turkiye/yazik-siddet-galip-673791/, Erişim Tarihi: 7.11.2021.)
  8. Site: https://www.tagesspiegel.de/berlin/geb-1970/441540.html
  9. Verda Kaya, “Göç Serüveninde Türkçe Hip Hop”, Misafir Göçmen Yerli içinde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2021,  s. 502.
  10. Verda Kaya, agy, s. 501.
  11. Murat Meriç röportajı, https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2018/10/21/kreuzberg-sokaklarindan-yukselen-ses-killa-hakan, Erişim Tarihi 7.11.2021.
  12. https://www.instagram.com/amokonefivesix/ / İngilizce altyazılı Almanca röportajı için: https://www.youtube.com/watch?v=423OIo4Pb7Q / Renk dergisi röportajı için: https://renk-magazin.de/en/amok-crimson-sofa/

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bu Başlıkta Daha Fazla - #60JAHREMUSIK

Fikirlerinizi paylaşın