#60JahreMusik projemizin ikinci dosyası Hip Hop, sahne ismiyle Murat G. yani Murat Güngör röportajımızla başlıyor. Murat, Almanya’da Türkçe rap’in doğuşuna öncülük ve tanıklık eden bir müzisyen. Aynı zamanda onu, gastarbeiter groove’un devamı olarak okuyan bir hip hop kültürü araştırmacısı.
Türkçe rap’in ilk şarkısı, ilk albümü ve Metin Türköz’den günümüzün göç sonrası Almanya’sına uzanan hip hop kültürüyle bağlantılı ahvali bu yazımızda.

Kapak Görseli: DJ Mahmut & Murat G. Frankfurt konseri, 1998 © Murat G.

İngilizce çeviri: Zeynep Beler

Murat Güngör 2020 © Jeannette Petri

1990’lara yaklaşırken göçmen işçi çocuklarından ailelerinin yanına gelebilenler, henüz Türkiye’ye dönme umutlarını kaybetmemiş ailelerine rağmen Almanya’da büyüyorlardı. Berlin Duvarı’nın 1989’da yıkılmasının ardından 90’lar aşırı sağın ve yabancı düşmanlığının yükselişiyle ırkçı saldırıların artışına sahne oldu. 1992’de Almanya’nın kuzeyindeki Mölln kentinde 1993’te Almanya’nın kuzeybatısındaki Solingen şehrindeki, Türk ailelerinin evleri kundaklandı. Mölln’de üç, Sollingen’de beş kişi hayatını kaybetti. Bu saldırılar Almanya’da yaşayan Türkler için dönüm noktalarıydı.

İkinci dalga olarak kendi sesimizi duyurmak istiyorduk. 90’ların sıkıntılı zamanlarını, okulda, sokakta, arkadaşlar arasında karşılaştığımız ırkçılığa karşı sesimizi müzikle, oluşturduğumuz kültürle duyurmak istedik,” diye aktarıyor Murat G.

Video görüşmemize öğretmenlik yaptığı Frankfurt’tan bağlanıyor. 

Hem bir müzisyen hem de müzik kültürü araştırmacısıyla görüşüyoruz. Murat, 1990-1999 yılları arasında hep rapçi hem de yapımcı olarak müzik sahnesinde Almanya’daki Türkçe rap’in öncülüğünü yaptı.

Daha sonra hip hop kültürü üzerine kendisi gibi öğretmen, rapçi ve müzik kültürü araştırmacısı olan Hannes Loh ile çalışmaya başladılar. Ortak instagram hesaplarını buradan takip edebilirsiniz.

Birlikte kaleme aldıkları, “Fear Of A Kanak Planet- HipHop zwischen Weltkultur und Nazi-Rap” kitabı 2002’de yayınlandı. Bu kitap hip hop’ın Almanya’daki tarihine “gurbetçi çocukların o güne kadar Alman medyasının görmediği müziklerini” eklenmesine yol açıyor. Başta tartışmalar yaratıyor, sonra çok ilgi uyandırıyor ve bugün bu tarihin, Almanya’nın müzik tarihinde kabul görmesini sağlıyor. Ayrıca Murat “Kanak Attak” isimli ırkçılık karşıtı topluluğun kurucularından.  

Hannes Loh ile yazdıkları “From ‘Gastarbeiter’ to Gangsta Rapper?” (“‘Misafir İşçi’den’ Gangsta Rapçi’ye”) makalesinde, hip hop dönemini Almanya’da 90’lara kadar Türkiyeli göçmenlerin icra ettikleri müziğin devamı olarak okuyorlar. Öncelikle “gastarbeiter groove”da da hip hop’ta da türlerin farklılığına rağmen şarkı sözlerine yansıyan konu aynı: Almanya’daki göçmenlerin ahvali.

DJ Mahmut ve Murat G. © Murat G.

Misafir İşçi Havalarından Hip Hop’a

Kendisinin müzik yaptığı dönemlerde Metin Türköz’ü tanımadığını belirtiyor Murat ve bunu bir kopukluk olarak adlandırıyor. Bu konuda İmran Ayata ve Bülent Kullukçu’nun 2013’te çıkan “Songs of Gastarbeiter” derlemesinin önemini “gurbetçi hayatına bakışımızı değiştirdi,” diyerek vurguluyor. İmran Ayata’nın Metin Türköz ile ilgili “ilk rapper” tesbitini bir adım ileriye götürüyor ve Metin Türköz’ü Almanya’nın ilk freestyle rapper’ı, kurucusu Yılmaz Asöcal’ı yakın zamanda kaybettiğimiz Türküola’nın ise ilk bağımsız plak şirketi olduğunu söylüyor.

İlk müzik dalgası Türkiye’den Almanya’ya gelmişti ama bu ikinci dalga New York’tan Public Enemy ile geldi. Gurbetçi çocukları Amerika’dan gelen bu sesi duydu ve kendi seslerini duyurmak istediler. Islamic Force, Karakan, DJ Mahmut ve ben de bu kopukluğu yaşıyorduk.

DJ Mahmut ve Murat G. İstanbul konseri, Roll Dergisi, Ekim 1998.

Türkçe Rap’in Doğuşu: “Bir Yabancının Hayatı”

Rap yaparken dilimiz İngilizceydi çünkü İngilizceyi bu müziğin ana dili olarak görüyorduk. Ama ırkçılığa karşı sesimizi duyurabilmek adına Türkçe rap yapmaya karar verdik. Hem İngilizcemiz o kadar kuvvetli değildi, bestelerimizi zor yazıyorduk, kulağımıza da tuhaf geliyordu. Ne kendimizi düzgün ifade edebiliyorduk ne de dinleyenler bizi istediğimiz gibi anlıyordu.”

Türkiye’den Barış Manço ya da MFÖ’nün rap’e benzer şarkıları ya da Almanya’dan Yarınistan’ın onlarla röportajımızda değindiğimiz şarkısı sayılmazsa, Türkçe Rap ilk defa Nürnberg’de kurulan King Size Terror grubunun “Bir Yabancının Hayatı” şarkısında duyuldu. İngilizce başlayan şarkı, şu sözlerle Türkçeye açılıyordu:

Now let me kick it in my own language, so my Turk bros can understand my message

(Şimdi Türk kardeşlerim mesajımı anlasınlar diye, kendi dilimde devam edeyim…)

Şarkının vokali daha sonra Alper Ağa ile anılacak AK idi ve daha sonra Kabus Kerim ile Karakan’ı kuracaktı.  Almanya’daki Türklerin evlerinin yakıldığı dönemde Türk çocuklarının sözlerini ezbere bildikleri “Defol Dazlak” parçasını King Size Terror’ün 1994’te çıkartacağı Ultimatum isimli albümünde feat. Karakan olarak yayınlayacaklardı.

Murat G., 1998 © Murat G.

“Türkçe Rap Almanya’da Doğan Bir Bebekti”

Murat ile üç arkadaşı, DJ Mahmut, Volkan T. ve KMR sadece bir şarkı değil tamamı Türkçe bir rap albümü yapmak istediler. 1994’te Frankfurt’ta yayınlanan bu albüm kendi kurdukları plak şirketi Looptdown Records’tan çıktı: “Looptdown Presents Turkish Hip Hop”. İstanbul’daki pazarlarda albümlerinin korsan kopyalarının satıldığını gördüğünde “Aa süper, devam edin çocuklar, Türkiye’de sesimiz duyulsun, herkes bu kaseti dinlesin!” diye düşündüğünü anlatıyor Murat. Ona göre bu albüm Türkiye’de Hip Hop kültürünün oluşmasında etkiliydi. 

Murat’ın müzik hayatında 90’ların Heidelberg şehrinden çıkan Hip Hop grubu Advanced Chemistry’nin önemli bir yeri var. Önce müziklerini dinlediği grupla zaman içinde arkadaş oluyor ve hatta birlikte kayıt bile alıyorlar.

Heidelberg’deki Piemont stüdyolarında, MC Torch bizim Garip Dünya parçamıza vokal yaptı ve tabii bu bizi çok etkiledi. Advanced Chemistry’nin albüm çalışmalarına eşlik etmek için Boulevard Bou da sık sık stüdyoda bulunuyordu. Kendisi hem stüdyonun sahibi hem de plağımızın ses mühendisiydi. Dostluğumuz üzerinden birbirimizi etkiledik, birbirimize destek olduk. Birlikte büyüdük ve birbirimizin müziğine katkıda bulunduk. Aramızdaki rekabet değildi. Mesela Islamic Force ile de hiç rekabet olmadı aramızda. Sadece bir kez beraber konser verebildik. O konser bizim için çok önemliydi. Birbirimize arkadaş olarak davranmıştık, rakip olarak değil…” 

Murat o dönem müziğe yaklaşımlarını “Mahmut ve benim için East Coast ve New York önemliydi, gangsta rap değil,” diye aktarıyor. DJ Mahmut ile ilk solo albümleri Garip Dünya’yı 1997’de kaydettiler. Bu albümden sonra Looptown’ı kapatma kararı aldılar ve yolları ayrıldı.

DJ Mahmut ve Murat G., Blue Jean, 1999.

Özellikle de Garip Dünya şarkısı “video klipi de olduğundan” Türkiye’de 1998 yılında ses getiriyor. Murat ve DJ Mahmut’un İstanbul konserlerini Ceza gibi bugünün önemli rapçileri izlemeye geliyor.

Türkçe rap bir bebekti. Ve bu bebeğin babaları Islamic Force, Karakan, DJ Mahmut, Volkan T., KMR, Cartel, Microphone Mafia ve bendim. Almanya’da dünyaya geldi ve kökleri burada büyüdü. Türkiye’de büyük bir patlama yarattı. Bu patlama çok güzel çünkü bizim başlattığımız devam ediyor. Bununla gurur duyuyorum.”

Almanya’nın Değişimini Hip Hop Üzerinden Okumak

Murat, Hip Hop her ülkede farklı bir yoldan kültüre adapte olduğunu aktarıyor. “Mesela Fransa’da başlangıçtan itibaren rap Fransızca yapıldı. Almanya’daysa önce İngilizce üzerinden adapte ediliyordu, sonra gurbetçilerden dolayı Türkçe, Yugoslavca, Yunanca girdi işin içine. Değişik dillerde çok kültürlü öğelerle rap burada olgunlaştı. Sonra bunlar da birleşti, bir parçanın içinde değişik diller kullanmaya başladılar. Haftbefehl olsun Capital Bra olsun dil bakımından artık buradaki gençlerin hayatlarını ifade ediyorlar.”

DJ Mahmut ve Murat G., Prova 1998 © Murat G.

Ortaya çıkan şarkılar artık ne Türkçe ne de Almanca, yeni bir dil:

Almanya’daki gençler, sadece bir dil konuşmuyor. Konuştukları zaman birkaç dili bir arada kullanıyorlar. Değişik dilleri aynı anda kullanıyorlar. Böylelikle yeni kelimeler de doğuyor, bu yeni kelimeler de Almancayı zenginleştiriyor.” 

Murat’a göre, hip hop kültüründe kendini gösteren Almancanın değişimi Almanya’nın değişimine işaret ediyor. “Farklı kökenlerden gelen insanlar artık kendilerini Alman olarak ifade ediyorlar; onlar artık Türk ya da Yunan değiller, buranın çocukları. Onlar yeni bir nesil. Ve buranın çocukları yeni bir şey yaratıyor. Yeni bir Almanya.”

Bu yazı Berlin Yunus Emre Enstitüsü’nün desteğiyle hayata geçirilen #60JahreMusik projesinin bir parçası olarak hazırlanmıştır.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bu Başlıkta Daha Fazla - #60JAHREMUSIK

Fikirlerinizi paylaşın