Edebiyat çevirileri üzerine çevirmenlere ses verecek bu kısımın ilk kısa röportajı çevirileriyle saygı, kişiliğiyle sevgi uyandıran Regaip Minareci ile. Klasikler başta olmak üzere, ellinin üzerinde eseri Almancadan Türkçeye çevirdi.
2016 yılında Tarabya Çeviri Büyük Ödülü’ne layık görüldüğünde ödül töreni dün gibi aklımda. Söyleşi çevirmen adaylarına öneriler de içeriyor.
Çevirisinde en zorlandığınız kitap?
Bu konuda fazlaca düşünmeden hemen yanıt verebilirim: Peter Handke’den Die Obstdiebin. Bu kitabı, yazar Nobel Ödülü’nü henüz almadan bir süre önce çevirmiştim, yakında Meyve Hırsızı adı altında İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanacak.
Bu kitap üzerinde daha önceki çevirilerimde olmadığı kadar uzun bir süre çalışmak zorunda kaldım, çünkü Handke kendi dilbilgisi ve imlâ kurallarını yaratmış ve buna göre üreten bir yazar ama artık üslubuyla içli dışlı olduğum için yola devam deyip, eserlerini çevirmeyi sürdüreceğim.
Şu anda ne çeviriyorsunuz?
Şu sıralar Jenny Erpenbeck çeviriyorum: Aller Tage Abend. Bundan sonraki dileğim, Erpenbeck’in yazdığı her şeyi, gerçekten her şeyi kendi dilime aktarmak. Dokunaklı ama buna rağmen mesafeli üslubu beni büyülüyor, özellikle de içinde yaşadığımız korona günlerinde bana, ruhuma iyi geliyor. Şu süreçte dikkatimi başka noktalara vermemi sağlayacak daha etkili ve daha yararlı bir uğraş düşünemiyorum. Tabii burada şuna değinmek isterim: Sayısız edebiyat ödüllerine layık görülmüş olan Jenny Erpenbeck, Almanya’nın ve Almanca konuşulan ülkelerin önde gelen çağdaş yazarlarından biri kabul ediliyor.
Türkçede Doğrudan Karşılığı Bulunmayan Kelimeler
Burada, bilindiği üzere çeviri dünyasında çok tartışılan “çevrilemez” kavramına değinmek istemiyorum. Daha ziyade, Türkçeye hiçbir şekilde tek bir sözcükle aktarılamayan, doğrudan karşılığı olmayan ve çevirmen olarak kontekste göre kısa ya da uzun bir açıklamayla uyarlamak zorunda kaldığımız sözcüklere yer vermek isterim.
Örneğin:
Herausforderung: Almancada sık kullanılır, ancak sözlüklerde yer alan meydan okuma, büyük görev gibi karşılıklar çevirirken genelde işinizi görmez, bağlama göre yaratıcı olmak zorundasınız.
Durchreise: Sözlükler karşılığına geçiş, geçme dese de burada da tek sözcükle işin içinden çıkılamaz genellikle. Bir örnek verebilirim: Der Coronavirus ist auf Durchreise.
Hoffnungsträger: Umut vaat eden kişi, kesinlikle tek sözcükle aktaramazsınız.
Burada belki genç çevirmenleri ilgilendirebilir düşüncesiyle farklı bir noktaya daha dikkat çekmek isterim: Almancada bazen vurguyu güçlendirmek amacıyla tamamlayıcı olarak cümle içinde yer alan sözcükler vardır ve bunların her seferinde çevrilmemesi yerinde olur. İlk aklıma gelenler nur ve einfach. Einfach’ı bazen einfach atlayın gitsin!