istanbulberlin’in yayın hayatına başlamasını takip eden günlerde, merkezi New York’ta yer alan tiyatro topluluğu Et Alia’nın en yeni üyesi Deniz Bulat bana bir e-posta gönderdi. “Hem kendimi, hem Et Alia’yı, hem de yeni projemizi size tanıtmak ve sizi daha yakından tanımak istedim” diye yazıyordu.
Et Alia, Latince “Ve Diğer” anlamına geliyor. Kadınların kurup yürüttüğü, çok kültürlü bu tiyatro topluluğunun zamanımızın ruhunu çok güzel yansıttığını düşünüyorum. Karantina sürecinde başlattıkları “This Is Me Eating ______” (“_____ Yerken Ben”) adlı dijital projelerini buradan görüntüleyebilirsiniz, yeni katılımcılarını bekliyorlar.
Topluluğu ve üyelerini biraz tanıyabilmek için hepsine üçer soru yönelttim, her birinin bir toplulukla, bir kendi görüşleriyle bir de rastgele soruma verdikleri yanıtların ilham vermesi dileğiyle…
MARIA MÜLLER 

S: Et Alia “farklı uluslardan kadınlar tarafından kuruldu ve yönetiliyor”. Çok kültürlülük ve sözü kadınlara vermek neden önemli?

M: Uzun bir zaman boyunca bu endüstri aynı insanlara defalarca fırsat tanıdı. Neyse ki artık bir şeyler değişiyor ve izleyiciler çeşitli hikâyeleri farklı seslerden dinlemek istiyorlar. Gerçek dünyada gördükleri çeşitliliği sanatta da görmek istiyorlar. Farklı milletlerden kadınların paylaştıkları hikâyeleri Et Alia aracılığıyla ulaştırabilecekleri bir alan yaratıyoruz. Bu izleyiciler ya hikâyelerle bağ kurabilir ve temsil edildiklerini hissedebilirler ya da bağ kuramasalar bile eğitici bir yanı olur ve ufuklarını genişletirler.

S: Önemli hikâyeler anlatan bir sanat yapmak istiyorsunuz. Önemli bir hikâye nedir? Çok şahsi bir hikâye önemli olabilir mi?

M: Önemli bir hikâye izleyiciye kendi ya da başkasının gerçekliğini daha iyi anlamasına yardım eder. Karmaşık meselelerin derinliğine inmelerini ve sorular sormalarını, empati kurmalarını ve belli konularda harekete geçmelerini sağlar. Çok şahsi bir hikâye kesinlikle çok önemli olabilir, hikâye ne kadar özele iniyorsa o kadar evrenselleşir.

İzleyicilere detaylı ve kişisel bir deneyim sunulduğunda o kişinin yolculuğunu anlamaları ve onunla (ya da en azından onun parçalarıyla) bağ kurmaları daha kolaydır.

S: Bir renk olsaydın…

M: Mavi olurdum!

GIORGIA VALENTI

S: “Öteki için ötekiyle ve öteki hakkında sanat yaratmak” sana ilham veriyor. Bu fikri biraz açar mısın?

G: “Alışıldık” olmayan ve izleyicilerin rahat ettikleri kültürel alanlardan çıkarıp bir şeyler öğrenmeye itecek hikâyeler anlatmak benim tutkum. Çünkü hayatımın çoğunda kendimi “öteki” olarak hissettim (Hindistan’a taşındığımda, sonra İtalya’ya ve sonra da ABD’ye).

Zanaatimi, başkalarının “dışlananlar” diyebileceklerinin, yalnız olmadıklarını hissettirmenin bir yolu olarak kullanmak beni harekete geçiriyor. Et Alia bunu özellikle bildikleri, kendi ürettikleri ve kendileri hakkında hikâyelerle ilgili olarak yapmak istiyor.

S: “This is Me Eating My Eating Disorder”ı (Bu Yeme Bozukluğumu Yiyen Ben) kendin yazıp koreografisini yaptın, ben duygu dolu olduğunu düşündüm. Onunla iletmek istediğin duygu neydi?

G: İletmek istediğim aidiyet, cesaret ve sakinleştirme duygularıydı. Deneyimimi böylesi detaylı aktararak benimle aynı şeyleri yaşayanlar arasında bir diyalog başlatmayı, birbirleriyle bağ kurmalarını istedim.

Yeme bozukluğu ve yemeğin, sessiz kalınan bir konu olmaktan çıkmasına, etkilenen insanların bunu görmelerine ve kendilerini buna rağmen sevmelerinde sorun olmadığını fark etmelerine ihtiyacım var.

S: Ev ve kimlik arasındaki karmaşık ilişkiler sana ilham veriyor. Senin için ev ne demek?

G: Bu hayatımın merkezindeki soru! Ne fiziki ne de duygusal bir evim var, bunun nedeni hayatımı üç farklı kıtada geçirmiş olmam ve hepsinin birbirinden farklı ve kültürel olarak çok zengin olmalarıydı. Sanat kişiliğimin tek sabit unsuruydu ve dolayısıyla, sanatın bana ve diğerlerine empatiyle yersiz yurtsuzluk duygusunu nasıl verebileceğini araştırmak beni çekiyor.

ANA MOIOLI

S: “Et Alia sanatçıları, konfor alanlarının ötesine geçmek için ilham veren, kabul edici bir topluluktur.” Konfor alanlarının ötesinde bir üretim yapmak neden önemli?

A: Çünkü sanat üretimi rahat olmamalı! Anlatılmayan onca hikâye var ve rahatının yerinde olması daha derin bağlantıları reddetmek anlamına geliyor. Sanatçı olmak konfor alanının dışına çıkabilecek kadar cesur olmak, kırılganlığını, dürüstlük ve tutkunu ifade edebilmek demek. Böylelikle özgün deneyimlere neden olabilir ve izleyicilere orijinal bir bakış açısı sunabilirsin.

S: Moskova’dan sonra New York’ta yaşayan bir Brezilyalısın. Birbirinden bunca uzak, bambaşka kültürlere sahip üç farklı ülkede yaşamış olmak rol yapmanı nasıl etkiliyor.

Ana: Sanırım ne kadar farklı kültür hakkında bilgi sahibi olursam o kadar insanın özüne dair bilgim oluyor. Kültürel farklılıklara rağmen hepimizi birleştiren ne? İnsanların benzer korkular ve çatışmalara sahip olduklarını bilmek, empati kurarak çok daha çeşitli karakteri kendi bedenimde hayata geçirmeme izin veriyor.

S: “This Is Me Eating My Taste Buddies”i (Tat Alma Dostlarımı Yiyen Ben) izlemek özgürlüğü farklı açılardan düşünmeme neden oldu. Bu projeye başlamadan önce aklında bir soru var mıydı?

A: Yemeğe mutluluk için ne kadar bel bağlıyorum? “Özgürlük” sosyal mesafe zamanında tamamen başka bir anlam kazandı. Bunu bence “teslimiyet” kelimesiyle ifade edebiliriz ve bu bakımdan kendime, ne geçmiş ne de gelecekle ilgili kaygı duymadan yemeğimi yemek için izin veriyorum.

ISABELLA UZCÁTEGUI

S: “This Is Me Eating ______” ( ______ Yerken Ben) projenizle kime ulaşmayı hedefliyorsunuz?

I: Sanat camiasına “This Is Me Eating ______” gibi bir projeyle ulaşmak bizim için çok önemli. Şu anda hem diyalog hem de yaratıcılığı ateşlemesi bakımından sanatçılarla etkileşimde bulunmak için doğru zaman. “This Is Me Eating ______” Giorgia Valenti tarafından geliştirilen, yemek ve beden imgemizle ilişkimizi tartışmaya açan müthiş bir proje. Bu projeyle topluluğumuzu büyütecek bir platform yaratmayı umuyoruz.

S: Disiplinlerarası alanlarda çalışmayı neden ilginç buluyorsun?

I: Sanatçı olmanın en iyi yanı bu. Birçok alana merak duyman ve onlarla ilgilenmen için bir tür bahane yaratıyor. Beni sanatçı olmakla ilgili en çok heyecanlandıran rol yapmak, yazmak ve yönetmek arasında sıçramak ve bu farklı suretlerimin birbirleriyle nasıl konuştuğunu görmek.

S: Bir kitap olsaydın…

I: En sevdiğim kitap Elena Ferrante’nin Napoli Romanları serisi. Bu inanılmaz romanları yazma biçimi, özellikle arkadaşlık ve hafızayla ilgili düşünüp hissettiklerimi anlatmam için müthiş bir yol olurdu.

LUÍSA GALATTI

S: Farklı geçmiş ve yaşantılara sahip insanlar arasında iletişim kurmak ikimizin de ilgisini çekiyor. Tiyatro bunu nasıl yapar?

L: Tiyatro benzersiz bir deneyimi paylaşmanın kutsal anıdır: Farklı insanlar birlikte bir etkinliği yaşamak için evlerinden ayrılırlar. Sahnede gördükleri farklı geçmiş ve yaşantılara sahip insaların fikirleriyle bunların kendi durumlarına göre onlarda yarattığı yankının kesişimidir. Farklı kültürlerden insanları kucaklamanın bu deneyimleri nasıl zenginleştirdiği inanılmazdır.

S: Oyunculuğunun ilham kaynağı ne?

L: Gün geçtikçe insan davranışlarının karmaşıklığıyla, insanların hayatın yarattığı koşullarla nasıl baş ettikleriyle ilgili daha çok şey öğreniyorum ve bence bu tam anlamıyla büyüleyici! İnsanların  gerçekten etkilendikleri ve güçlü bir biçimde kendilerini bulabilecekleri şekilde ilgisini çekmek paha biçilemez. İnsan zihninin hayatta kalmasının güzelliğinden ilham alıyorum.

S: Yeni ve eski arasındaki sence nasıl bir ilişki var?

L: Belki biraz klişe ama başka bir yanıt veremem: Geçmişten öğrendiklerimizle gelişiyoruz. Yarattığımız, olduğumuz her şey geçmişimizle geliyor. Geçmişten devrim yapmak ve yeniyi inşa etmek için ilham alıyoruz.

DENİZ BULAT

S: Yeteneğini “mekanda hareket eden bedenlere dair merakın” harekete geçiyor. Bu merak sana ne yaptırıyor?

D: İnsanları çok izlerim. Eğlencelidir ama sakın yakalanmayın! 🙂 Bedenlerimizin onlara düşünmeksizin özgürce hareket etme hakkı tanıdığımızda nelere kadir olduğunu merak ediyorum.

Sahnede fiziki dürtüleri ancak onların farkındaysan onurlandırabilirsin. Sanatçılar olarak fiziken birbirimize yaklaşmaya alışkınız ama biri eline dokunulduğunda nasıl tepki verir? İnsanlar birbirlerini fiziki olarak nasıl etkiler? Hep bunu merak ediyorum.

S: Ekibin en yeni üyesi olarak Et Alia’ya katılmanın senin için en heyecanlı yanı ne?

D: Grubun misyonu bana epey ilham veriyor. Her ne kadar New York’ta kültürel çeşitlilik söz konusu da olsa herhangi bir yerde yabancıysanız hep yabancı olacaksınız. Kendiniz için bir ev üssü bulmanız önemli. Şimdi Et Alia ve onu yürüten kadınlar benim ev üssüm oldu. Okuldaki ortak arkadaşlarımız vasıtasıyla işlerini takip edip yaratımlarına şahit olduktan sona, ekibin parçası olmak istedim!

S: “Farklı arka planlardan gelen seslere odaklanıp dünyaya seslerini duyurmalarına odaklanmak ve tutkulu sanatçıların fikirlerini sahne ya da film yapımlarıyla gerçekleştirmelerine yardım etmek” istiyorsun.

S: Türkiyedeki oyunculardan başlayalım, onlara ne söylemek istersin?

D: Onlara şunu sorarım: “Aynı hikâyeyi dinlemekten ve hatta o değişmeyen hikâyeleri tekrar tekrar anlatan insanları  görmekten bıkmadık mı yani?” Farklı geçmişlere sahip insanlar birlikte sanat ürettiklerinde ne olduğunu gördüm… Herkes buna şahit olmalı.

İnsanların bana sanatlarını savunmam için güvenebilmesini istiyorum çünkü çevremizde şans tanıyabileceğimiz çok yetenek var.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bu Başlıkta Daha Fazla - Söyleşi

Fikirlerinizi paylaşın