Dünyada onaylanan Kovid-19 vakaların 4 milyonu geçtiği ve salgının yeniden kontrolden çıkmasıyla ilgili kaygılar duyulan bir haftadayız.
Berlin’de yaşayan film tarihçisi ve yönetmen Brigitta Wagner koronanın etkisi ve hissettirdikleri üzerine üç soruluk soruşturmama katıldı. Brigitta, aynı zamanda Berlin’in daha iyi bir geçmiş için nostalji yaratarak film aracılığıyla kendini nasıl yeniden inşa ettiğini anlatan Berlin Replayed isimli kitabın yazarı.
Nasıl etkİlendİn?
İşimin büyük bir bölümü eğitim ve sinemayla ilgili alanlarda geçiyor. Bu iki alan da virüsün bulaşması bakımından epey problematik. Paylaşılan ortamlardaki gerçek zamanlı etkileşimleri, ekranın ardındaki dijital etkileşimlerle öylece yer değiştirmek tam da işlemiyor.
Var olan üretkenlik mefhumu ve birçok insanın üretken görünmeye devam etmek için harcadığı çaba beni endişelendiriyor. Bu tarihi anı anlamanın, küresel rota, pratik ve yaşam biçimleri durma noktasına gelmesiyle dünyanın durmasının nasıl bir his olduğunu özümsemek için biraz ara vermenin önemli olduğunu hissediyorum.
Çok düşündüğüm bir diğer yön de seyahat ve küresel aile yapıları için bunun anlamı. Teknoloji uzakları bir biçimde birbirine bağlayabiliyor ama tüm ihtiyaç duyulan yardım elektronik olarak verilemez. İnternet, telefon, telgraf teknolojilerinin öncesini, okyanusları geçmenin büyük uzun etkinlikler olduğu zamanları düşünmeden edemiyorum. Teknolojik bağımızı Skype, Whatsapp ve Zoom’dan ne kada uzun süre sürdürebiliriz? Aynısını sinema ve kamusal toplanmanın diğer alanları için de düşünüyorum.
Ülkende ya da dünyada ne değİşecek?
Umarım doğduğum yer olan ABD bu virüsten bir şeyler öğrenir: 1) Herkes için sağlık hizmeti vermenin iyi olduğunu; 2) Virüsün bulaşmasındaki eşitsizliklerin hem salgın sırasında hem de salgından sonra ele alınması gerektiğini; 3) Dünyanın birbirine bağlı olduğunu; 4) Salgın sırasında ülkeyi batmaktan kurtaran insanların hayatlarını idame edebilecekleri kadar para kazanıyor olması gerektiğini; 5) Bilim, bilgi ve uzmanlığın kıymeti olduğunu; 6) Bazen daha büyük bir iyiliğe kişisel üretkenlik karşısında ayrıcalık tanımanın önemli olduğunu.
Yaşadığım yer olan Almanya’da büyük oranda krizin nasıl ele alındığıyla ilgili, özellikle de bilim ve tıbbi hazırlık anlamında etkilendim. Açıkçası Avrupa düzeyinde, tüm bunların ekonomisine dair daha büyük sorular var.
Tüm bunlar gelecek aylarda nasıl bir his verecek emin değilim. Bu ana, tehditin geçtiğinden emin bir biçimde hiç bakabilecek miyiz ya da bu an yaşayan hafızamızda bizimle mi kalacak, beklentilerimizin ufkunun, korkularımızın bir parçası mı olacak?
Olumlu açıdan umarım bu deneyim Amerika ve Avrupalıları küresel kırılganlıkla ilgili yeni bir farkındalık kazanma alçak gönüllüğüne ve bizleri yeni direniş depolarına iter.
Ne değİşsİn İsterdİn?
Birdenbire hepimiz hayatlarımızı mümkün kılan gündelik zincirlerle ilgili düşünmeye itildik. Diğer yandan dünya çevre kirliliğinden ufak bir tatile çıktı ve belki bu haftalar ve aylar iklim üzerindeki etkimizin farkındalığını arttıracak.
Belki dijital araçlarımıza ve dijital kültürün mevcut bilenmesine rağmen gerçek iletişim ve paylaşılan ortamların asıl önemli olduğunu anlayacağız. Belki başka ülkelerdeki mücadelelerinde bizimkinden daha zor durumda olan insanlara karşı empati geliştireceğiz.