Şehirlerin filmleri bölümünde geçtiğimiz haftalarda Berlin filmleriyle ilgili iki farklı seçkiye yer vermiştim.
Bu hafta, İstanbul’da geçen ve şehrin ruhunu en iyi yansıtan filmleri sinema yazarı Esin Küçüktepepınar seçti.
5 Film
Reha Erdem, A Ay, 1988 & Hayat Var, 2008
Derviş Zaim, Tabutta Rövaşata, 1996
Metin Erksan, Sevmek Zamanı, 1965
Nuri Bilge Ceylan, Uzak, 2002
Alain Robbe-Grillet, L’Immortelle (Ölümsüz Kadın), 1963
Birini Seçseniz
İçinde yaşadığımız bu tuhaf günlerde günlük veya anlık değişen ruh hâlimle seçim yaparsam “Ölümsüz Kadın” diyeceğim.
Ne de olsa ayağımızın altındaki zeminin iyice kayganlaştığı bu döneme çok denk düşüyor.
Fransız yeni-roman yazarı Alain-Robbe Grillet’nin İstanbul’da geçen bu gizemli aşk öyküsü düşsel yaklaşımıyla tam da içinde debelendiğimiz belirsizlik, arayış ve tekinsizlik hissiyatlarına tercüman oluyor.
Filmde Şehrin Temsili
İstanbul’a araştırma yapmak üzere gelen Fransız bir profesör şehri ve aşkın muhtelif hâllerini keşfederken biz de peşine düşeriz.
Ama dolaştığımız Istanbul, arka planda öyküye hizmet eden bildik kartpostal manzaralarından ibaret değildir.
Bilakis, dönemin İstanbul’u ve modernleşmeye başlayan yüzüne değil tarihi geçmişine ve mekânlarına odaklanır ama bunu aşkın bin yıllardır bildiğimiz tutkulu ve tekinsiz ruh hâlini anlatmak için kullanır.
İstanbul artık bir dekor değil, bir nev-i karakterin ta kendisidir.