“Gurbet, hasret, herkesin yüreğinde bir taş gibidir.”

Garip – Neşet Ertaş Belgeseli

Yazı: Sedef İlgiç ve Işıl İlker

Editör: Nükhet Polat

İngilizceye Çeviri: Zeynep Beler

Kapak fotoğrafı: Neşet Ertaş Kültür ve Sanat Merkezi ölümünün beşinci yılı sergisi, sanatatak

Türk halk ozanı ve abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi Neşet Ertaş’ın aile tarihi de yaşam öyküsü de göç hikâyeleri ve gurbet duygusu yüklüdür.

Hocası ve babası Muharrem Ertaş nesillerce süren göçebeliğin ardından Anadolu’ya gelip burada sözlü halk müziği geleneğini sürdüren bir abdaldır. Baba oğul yıllarca Kırşehir ve çevresindeki köylerin düğünlerinde, törenlerinde çalıp söylediler. Neşet Ertaş da kendi yolunu çizerken hem duygusal hem müzikal anlamda çocukluk deneyimlerinden ve sürdürdüğü gelenekten beslenmiştir.

Neşet Ertaş

Neşet Ertaş sanatatak

Neşet Ertaş ve Orkestra Grubu, Köln, sanatatak

Sazını alıp önce İstanbul, sonra Ankara’da gazinolarda çaldı, albümler çıkardı ve turnelere gitti. 1970’li yılların ortalarında artık tüm Türkiye’de tanınıyordu. 1979 yılındaysa hayatını değiştiren bir olay yaşanır: Sahnede eline felç iner, sazını çalamaz hâle gelir. Tedavi için Almanya’da işçi olarak çalışan ağabeyinin yanına Berlin’e gider. Tedavi tamamlansa da Türkiye’ye dönmez.

“Neşet Ertaş Orkestrası” adlı grubuyla Avrupa genelinde Türkiyeli göçmenlerin düğünlerinde ve etkinliklerinde sahneye çıkmaya başlar. Bahçesinde bir düğün yapılan okulun müdürünün teklifini kabul ederek o okulda iki sene saz dersi verir.

Türkischer Basar, DiasporaTürk

1980’lerde, eski bir tren istasyonunda yer alan ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla çarşı işlevini yitiren “Türkischer Basar”da bir saz dükkânı açar. Bu dükkân hem Berlin’deki Türk müzisyenlerin buluşma noktası olur, hem de göçmen işçilerin sıla hasretlerini müzik yoluyla dindirebildikleri bir alan. Daha sonra Köln’e yerleşir.

Ertaş 2000 yılına kadar Almanya’da yaşamış ve çalışmıştır, mütevazı bir hayat sürmüştür. Daha sonra belgesel teklifleri ve konser davetleri üzerine Türkiye’de sahnelere dönmüş ve ölümüne dek sayısız halk konseri vermiştir.

Neşet Ertaş’ın gurbet hikâyesi, Almanya’ya “misafir işçi” olarak gidenlerin hikâyelerinden farklıydı. Ancak gurbetin getirdiği yalnızlık, ayrılık ve hasret duygularıyla sazı hep ağladı, dinleyenlerin bam teline dokundu. Kişiliği, duruşu ve tavrıyla insanları birleştiren bir kültürel değer olarak onu anmak ne güzel…

Bu yazı Berlin Yunus Emre Enstitüsü’nün desteğiyle hayata geçirilen #60JahreMusik projesinin bir parçası olarak hazırlanmıştır.

Bunlar da ilginizi çekebilir

Bu Başlıkta Daha Fazla - #60JAHREMUSIK

Fikirlerinizi paylaşın